Geleneklerimiz

KIZ İSTEME

Evlenme çağına gelen oğullarını evlendirmeye karar veren ailede , oğlanın annesi akrabalarından birkaç kişiyi de yanına alarak evlenme çağında kızı olan evlere veya tavsiye edilen kız evlerine giderek kızlarına bakarlar . Baktıkları kızlarda güzellik , güzel ahlak , el becerisi ve benzeri meziyetler ararlar . Özellikle kız bakmaya sabah erken gidilir , kızın tertip , düzenine ve çalışkanlığına bakılır . Kız beğenilirse ayrıca yakınlarıyla birkaç defa gidip baktıktan sonra istemeye gidilir . Oğlanın annesi ve yakınları kızı annesi ve yakınlarından isterler . Eğer kızın ailesi verme taraftarı değilse , kızımız küçük diyerek işi geçiştirirler . Kızı verme taraftarı iseler kızın annesi birkaç gün müsaade isteyerek babasına ve büyüklerine soracağını bildirir . Oğlan tarafı birkaç gün sonra tekrar giderek kızı ailesinden bir kez daha isterler . Kızın annesi “Allah yazmışsa ne diyelim” diyerek işi erkeklere bırakır . Bu durum kızın verildiğine işarettir . Oğlan tarafından bir gurup erkek kızın babasını ziyarete giderek bir de kızı babasından ister . Babası da kız verecekse “Allah yazmışsa ne diyelim , her iki taraf içinde hayırlı uğurlu olsun” der . Bunun üzere kız istemeye giden erkekler kızın babasından pusula ( kız için oğlan tarafından isteklerini belirten liste ) isteyerek , kızın babasının yanından ayrılırlar . ( Bu pusulaya aynı zamanda kesirde denir ) Kız tarafı altın , mobilya ,en (elbiselik kumaş) ve varsa diğer isteklerde bulunur . Oğlan tarafı pusulayı fazla bulursa , istekler üzerinde anlaşmaya çalışır , anlaşamazlarsa bu iş biter . Anlaşılır veya direk kabul edilirse , kahve içme günü tespit edilir . Kahve günü sabahı oğlan tarafı şeker , kolonya , lokum ve kahve gönderir . Kız tarafının tespit ettiği mahalle odasında kahve içmek için erkekler toplanır . (Buna aynı zamanda tatlı kahve denir) Burada oğlan tarafı yaşlı temsilcileri kızı tekrar isterler , kız tarafı da verdiklerini belirttikten sonra kahve içilir . Şeker , lokum ikram edilir . Sonra bir tepsinin içerisinde oğlanın babasına veya ailenin büyüğüne bir kahve daha gelir. Oğlanın babası veya ailenin büyüğü kahveyi içtikten sonra ikram yapan gençlere verilmek üzere tepsiye bahşiş bırakır . Dua edilir ve topluluk dağılır .

NİŞAN


Nişan günü tespit edildikten sonra oğlan tarafından birkaç kişi kızı ve yanına bir yakınını da alarak çarşıya çıkarlar . Nişan için gerekli olan malzemeler , nişan ve nikah kıyafetleri , hamam takımı , ayakkabı , çanta , terlik , kızın yakınlarına hediye vs alınır . Alınan bu eşyalara nişan selesi denir . Bu nişan selesi oğlan evinde serilir komşu ve yakınlarına gösterildikten sonra kız evine gönderilir . Gelen sele kız evinde tekrar serilerek komşulara ve yakınlara gösterilir . Nişan günü oğlan tarafı kız tarafına gider önce yemek yenir , sonra kızın yüzüğü ve takıları takılır eğlenilir ve topluluk dağılır . Kız tarafı oğlanın yakınlarına tatlılık olsun diye nişana gelenlerle bir tepsi baklava gönderirler . Nişandan sonra kız tarafı gelen nişan selesinin karşılığı olarak damat ve yakınlarına hediye gönderirler . Buna , nişan selesinin geri dönmesi denir . Bir müddet sonra oğlan tarafı peştimbal hamamı yapar . Hamama gelen davetlilere kız tarafından çörek , oğlan tarafından meyve dağıtılır , eğlenilir ve oynanılır. Nişanlık süresi içinde tespit edilen bir gün , kız evine nikah memuru götürülerek kız , oğlan ve her ikisinin şahitleri huzurunda sade bir törenle resmi nikah yapılır . Tatlı kahve ile düğün arasına ramazan rast gelirse ramazanın on beşinci gecesi oğlan tarafından bir grup , kız tarafına gider altın ve hediyeler götürür , eğlenilir ve sahur yemeği yenilerek geri dönülür . Buna on beşi denilir . Ramazan bayramında altın , hediye vs gönderilir . Kurban bayramında ise koç süslenir , koçun boynuna lira , bilezik veya beşlik takılır ,diğer hediyelerle birlikte kız tarafına gönderilir.

DÜĞÜN


Düğün günü kararlaştırıldıktan sonara , kız ve bir yakını alınarak çarşıya çıkılır . Gelinlik , çeşitli kıyafetler , ayakkabı , terlik kızın annesine “süt hakkı” adı altında bir hediye ve ayrıca yakınlarına da değişik hediyeler alınır . Alınan bu eşyalara ayrıca çeşitli enler (elbiselik kumaş) , çerez , kına ve pusuladaki altınlar önce oğlan tarafında gösterilir , sonra sandığa konularak kız tarafına gönderilir . Kıza giden çerez küçük paketler halinde hazırlanarak kız evi etrafından sandığa bakmaya gelenlere verilir . Düğünden 15 gün öncesinden başlayarak kız , yakınları tarafından yemeğe alınır ve bu yemeklerde çeşitli eğlenceler yapılır , buna “kınaya çıkma” denir . Düğünden birkaç gün önce kızın çeyizleri arkadaşları ve yakınları tarafından yıkanır , ütülenir ve serilir . Sonra çeyiz yakınlara ve komşulara gösterilir , toplamada önce oğlan tarafının büyükleri , mahallenin muhtarı , hocası kız evine giderek bütün eşyaların fiyatlarını tespit ederek bir liste çıkarırlar , buna çeyiz yazma denir . Giden guruba şerbet ikram edilir . Yazılan çeyiz toplanır , sandığa yerleştirilir ve eşyalarla birlikte sandıkta olan eve götürülür . (Sandık evden çıkarılmadan kız tarafında bir çocuk sandığın üzerine oturarak bahşiş alır ) Gelen çeyiz kız tarafından gelen hanımlarca kızın geleceği eve serilir, yerleştirilir.


Düğünden iki gün önce gelin hamamı yapılır . Hamamdan sonra gelin kız sağdıcının evine gider o gece sağdıcın evinde yatar, eğlenir oyunlar oynanır . Ertesi gün kızın evine gidilir ve o gece kızın evinde baş örme (kına gecesi) yapılır. Yemekler yenir, oyunlar oynanır, eğlenilir.


Bu arada gelin içeriye girer yengelerden biri gelinin ayağına ayak eni serer , gelin ve sağdıçlar ellerinde mumlar , büyüklerle ve oğlan evinden gelenlerle görüşür ve kenara çıkar Ayak eni toplanır baş sağdıca sağdıç eni asılır . Kaynana ve oğlan evinden birkaç kişi geline para ve pul serperler , takılar takılır . Bitince takan kişi arkaya geçerek gelinin başını tutar ve kaynana baş parası verir . Oğlan tarafından gelenlerden , baş sağdıca el parası toplanır oyunlar onanır eğlenilir . Oğlan evi izin ister gider . Oğlan evinin genç kızlarından birkaç tanesi kalır . Eğlenceye başlanır . Geç saatte gelin kızın eline , sağdıcı tarafından kına yakılır, kına yakımı sırasında gelinin ağlaması gelenektir . Türküler söylenerek özellikle gelin ağlatılır . Kına gecesi türkülerinden örnekler :


Atladım, atladım çıktım eşiği


Kırılsın , kırılsın kızlar beşiği


Kaldırın sofradan kızın kaşığı


Sen anam , sen babam , kınam kutlu olsun


Hem orda , hem burada , dilim tatlı olsun


Yeşil kınam bakır tasta yoğrulsun


Benim elim ak mendile sarılsın


Güleç yüzüm , tatlı dilim sorulsun


Sen anam , sen babam , kınam kutlu olsun


Hem orda , hem burda , dilim tatlı olsun


Gelin arkadaşlar kınam ezilsin


Anam bacım baş ucuma dizilsin


İlk ayrılık gözümden yaşlar süzülsün


Sen anam , sen babam , kınam kutlu olsun


Hem orda , hem burda , dilim tatlı olsun


Diye devam eden türküler söylenir , oyunlar oynanır .Kız evinde kına gecesi olurken , oğlanın baş sağdıcının evinde de sağdıç gecesi yapılır . Sağdıç yemeği yenir , oyunlar oynanır , eğlenilir . Sabah namazından sonra hamama gidilir , hamam çıkışı yan sağdıcın evinde kahvaltı yapılır ve eve gelen berber , damadı ve sağdıçları tıraş eder . Tıraştan sonra kız tarafından gelen bohçadaki kıyafetler giyilir , düğün için hazırlanan yere sağdıçlar tarafından damat götürülür , düğün yemeği yenir , barlar oynanır ve eğlenilir.


Mahallenin ileri gelenleri , tanıdıklar ve akrabalar , gelini almak için arabalara dünürcü giderler . Giden dünürcülere kız tarafında şerbet ikram edilir . Dünürcülerden gençlere şerbet parası toplanır . Kızı evinden çıkarırken kardeşi kapıyı tutar ve ona kapı parası verilir . Topluca Allahaısmarladık denir ve gelin arabaya bindirilir . Gelin eve girerken ayağının altına bardak konularak kırdırılır , yüzüne ayna tutulur , kolunun altına kurân verilir , başına damat tarafından para ve çerez serpilir.


Gelin içeri alındıktan sonra damat arkadaşları ve sağdıçlar tarafından davul zurna eşliğinde getirilir . Kapının önünde bir süre oynandıktan sonra damat içeri atılır , dışarıda kalan arkadaşlarına kız tarafından gelen kurabiyeler dağıtılır , daha sonra topluluk dağılır .

MAHALLE VE KÖY ODALARI

BAYBURT ODALARININ TARİHİ


Bayburt’u diğer illerden ayıran en büyük özellik; köylerde köy odaları, merkezde de mahalle odalarıdır. Bu adet Türkiye ‘de yalnız Bayburt’ta geçmişten geleceğe bir kültür mirası olarak devam etmektedir.


Odalar ilk kuruluş yıllarında; varlıklı, durumu yerinde olan ailelerin çevrelerindeki ailelerin olabilecek cenaze, nikâh, düğün, kahve içme, boş zamanlarda toplantı-eğlence gibi amaçlarda kullanılmak üzere yaptırmış oldukları, insanların ihtiyaçlarını karşılayabilen sade büyük odalar olarak görev yaptıkları görülür.


Tarihi akışı içerisinde kültüründen, örf ve adetlerinden ödün vermemiş ender illerimizden birisi olan Bayburt ‘un eskilerdeki odalarını, bu odaların işlevlerini ve yöre kültüründeki önemini şöyledir.


Odaların eski Bayburt tarihinde birer kültür merkezi olduğunu söylenmektedir. Buralarda yapılan etkinlikler (cenaze, kahve içme vb.) yıl boyu özellikle de kış mevsimi ile ramazan aylarında yapılırdı. Buda yöre insanının kış aylarında boş zamanlarının daha çok bulunmasından kaynaklanırdı.


Geçmiş dönemlerde insanlar; yolculukları esnasında vasıta olarak Kış aylarında atlı kızak, yaz aylarında atlı araba veya sade binek atı kullanırdı. Yolcular gittikleri köylerde misafir kalacaklar ise ağırlamak için hazırlıklar yapılırdı. Misafir gittiği hanenin odası yok ise başka bir komşunun odası açılırdı. Konuk ve binek hayvanı en iyi şekilde rahat ettirilerek memnuniyetleri sağlanır, misafirin her türlü ihtiyaçları oda sahibi tarafından karşılanırdı. Bu gelenek şehir merkezinde gerçekleşse de daha ziyade köylerde uygulanırdı. Köylerde otel gibi konaklama yerlerinin bulunmaması böyle bir geleneği zorunlu kılmıştır.

ODALARIN MİMARİ ÖZELLİKLERİ


Odalar genellikle, 100-150 m2. ‘lik olarak tasarlanıp inşa edilir. Geçmişten günümüze intikal eden odalar ise bugünkü odalardan daha ziyade küçüktürler. Odanın dört çevresi yerden yaklaşık 50 cm. yükseklikte, 60-70 cm. genişliğinde tahtadan yapılmış, üzeri halı ile örtülü, halının üzerinde de içi yünden doldurulmuş şilteler bulunan ve sırt kısmında ise üzeri halı kaplı ve içi otla doldurulmuş yastıkla çevrili Makat ‘la (oturma yeri) çevrilidir.


Oda duvarları genellikle sade veya birkaç ayet yazılı çerçeve ile kaplıdırlar. Odaların tavanları ahşap ters tavan kaplamalı olup, taban yörede kış aylarının ağır geçmesi nedeniyle ahşap üzeride halı ile örtülüdür. Tamamında olmasa da bazı odalarda giriş kapısının yanlarında duvara gömülü şömineler bulunurdu. Buralarda semaver çayı ve kahve pişirilir.


Odada oturanların zamanı takip edebilmeleri için kurmalı saat genellikle her odada bulunurdu. Konak odasının kapısı karşısındaki makatın karşısına genellikle misafir oturtulur bu şekilde onurlandırılırdı. Diğer insanlar ise toplumun yaşlı insanlarından başlamak üzere kapıya doğru sıralanırdı. En gençler ise giriş kapısının yakınında otururlardı. Hizmetleri konak sahibinin görevlendirdiği kişiler veya gençler yaparlardı.

ODALAR DÖNEMİN KÜLTÜR MERKEZLERİDİR


Odaları geçmişte birer kültür merkeziydiler. Çünkü yöre insanı; bu odalarda bir araya gelerek sevincini, kederini paylaşırdı. Ozanlar türkülerini, koşmalarını, taşlamalarını buralarda sergiler, beyitlerini buralarda dinleyenleriyle paylaşırdı.


İnsanlar uzun kış gecelerinde vakitlerini geçirmek için; Köroğlu ‘nun, Battal Gazi ‘nin, Kerem ile Aslı ‘nın, Tahir ile Zühre ‘nin, Ferhat ile Şirin ‘in destanlarını buralarda okur, buralarda dinlerdi. Gençler toplumda nasıl oturulup-kalkılacağını, nasıl konuşulacağını, büyüklerin yanında nasıl hareket edileceğini buralarda öğrenirdi.


Halkın sanayi toplumu yerine tarımcılıkla uğraşması ve günümüzde olduğu gibi kitle iletişim araçlarının olmaması; o günün insanını kendi aralarında düzenledikleri kültür ağırlıklı bazı etkinliklere yöneltmiştir. Bu etkinlikleri şöyle sıralayabiliriz.


Masalcılar, Dini kitap Okuyucuları, Kahramanlık Kitabı Okuyucuları, Meddahlar, Şairler, Aşık Atışmaları (Sazlı, Sözlü) Mani Atışmaları yapılırdı. Bu etkinlikler izlenirken yenilir, içilir, hoşça vakit geçirilirdi.


Odalarda genellikle kış aylarında fincan altında yüzük, tukara, gurup ateş, kabak, herkes benim gibi olsun gibi oyunlar oynanılarak boş zamanlar değerlendirilirdi.


Ayrıca köylerde erkek sağdıç geceleri de bu odalarda düzenlenir. Köy gençleri damatın başında çeşitli oyunlar oynayarak eğlenilerdi.
GÜNÜMÜZDE BAYBURT ODALARI


Bayburt’u diğer illerden ayıran en büyük özellik; köylerde köy odaları, merkezde de mahalle odaları olduğunu ve bu geleneğin Türkiye ‘de yalnız Bayburt’ta devam ettiği bir gerçektir.

Günümüzde Bayburt Odaları; eskilerde olduğu gibi boş zamanların değerlendirildiği, hikayelerin, masalların okunduğu faaliyetleri sürdürüyor olmasa da, amaç itibariyle daha teferruatlı bir şekilde hizmetlerine devam etmektedir. Günümüzdeki odaların mimari yapısı eskiye nazaran daha farklı bir boyut almıştır.


Bir Bayburt Odası; oturma salonu, cenaze yıkama (Gasil Odası) odası, Mutfak, Yemekhane, Çay Ocağı, Kütüphane, Yatakhane, İdare odası ve Kur-an okuma eğitiminin verildiği oda gibi bölümlerden oluşmaktadır.


Bayburt Odaları çok ihtişamlı ve bakımlı odalardır.” demek abartı olmaz. Tabanı halı, duvarları uygun çerçevelerle ancak sade bir şekilde döşeli, dört bir çevresi üstte de anlattığımız makat ‘la çevrili, makatın üzeri ve sırt kısmı kadifeden döşenmiştir. Odanın uygun köşesinde kütüphane bulunur. Isınma kaloriferli olup, bu sistem camiyi de kapsamaktadır. Sobalı odalarda hala bulunmakla birlikte Bayburt Odalarına modern odalar diyebiliriz.

KAHVE İÇME TÖRENLERİ


Buralarda nişan öncesi sözü kesilen gençlerin mahalleye duyuru, ilan özelliği taşıyan ve yöresel tabirle kahve içme diye adlandırılan törendir. Bu toplantıya bütün mahalle davet edilir. Toplantı kız tarafının oturduğu mahalle odasında gerçekleşir. Ancak, erkek tarafı da kendi ikamet ettiği yörenin insanlarını da bu merasime davet eder. Bu merasimdeki bütün masraflar erkek tarafına aittir. Kahve içme merasimi şu şekilde gerçekleşmektedir.


Gerek erkek ve gerekse kız taraflarının aileleri davetiye ile duyuruda bulunularak kahve içme merasimine davet edilirler. Davetiyelere kız ve erkek babalarının adları, mahalle odasının adı, tarih ve saat yazılır. Erkek tarafı farklı mahalleden ise otobüsler tutarak davetlilerini misafir olacağı mahalle odasına kadar götürmek üzere kendi mahalle odasında toplanılır. Buradan kahve içmenin olacağı mahalle odasına varılır. Bu merasimlerde odalar büyük katılımlara sahne olur. Deyim yerinde ise odada iğne atsan yere düşmez. Günümüzde mahalle odaları 150-200 m2. olarak inşa edildiğini göz önüne alırsak katılımcı sayısını varın siz hesaplayın.


Davetliler tamamlandığında ev sahibi mahallenin muhtarı misafir mahallenin muhtarına;


Misafir gelmişsiniz. Hoş geldiğiniz sefalar getirdiniz. Başımızın üstünde yeriniz var. Ama sebebi ziyaretinizi de öğrenmek isteriz. Der ve misafir mahallenin muhtarı da;


Ziyaretimizin sebebi hayırlı bir iş içindir.


Komşunuz Ali efendinin kızını komşumuz Hasan efendinin oğluna Allah(cc) ‘ın emri Peygamber Efendimizin kavliyle istemeye geldik der. Ev sahibi mahallenin muhtarı da;


Allah(cc) yazmışsa ne diyelim, nasip ise olur tabi.


Kahve içme merasiminin tamamlanmasının ardından gençlerin dini nikahları kıyılır ve dualar okunur. Davetlilere; şeker, çikolata, lokum gibi çeşitli tatlılar ikram edilir. Yenilir-içilir sohbetler yapılır. Erkek babasına tepside şerbet gelir. Bu kahve içmenin son noktasıdır artık. Erkek babası şerbeti içer ve peçetenin altına bir miktar para koyarak tepsiyi iade eder. Yapılan bu maddi yardım mahalle odası derneğine bağış olarak kaydedilir.

ODALARIN SEVK VE İDARESİ


Mahalle odaları genellikle mahalle camisinin en yakınına inşa edilmektedir. Her mahalle odasının kendi adını taşıyan bir de derneği mevcuttur. Dernek yönetimleri yalnız odanın değil mahalle camisinin de masraflarını, tamir tadilatını üstlenir. Dernek yöneticileri mahallede tapulu evi olup ikamet eden her hane reisini üye olarak kaydeder. Her haneden sadece hane reisi derneğe üye olur. Babadan ayrılmış evlatlar yeni bir hane ise o ayrı bir hane olarak üye olur. Her üye dernekçe belirlenen yıllık aidatını ödediği gibi isterse aidat dışı bağışta da bulunabilir. Şuan Bayburt ‘ta yıllık en az 25 TL. en fazla 50 TL. yıllık aidat verilmektedir. Bu aidatların dışında önceden de belirttiğimiz gibi düğün gibi etkinliklerden de derneğe gelir gelmektedir. Birde hayırseverlerin bağışlarıyla bütün bu çalışmalarını dernekler sürdürmektedir.

CENAZE TÖRENLERİ

Bayburt Odalarının belki de en önemli işlevlerinden birisi, ebediyete intikal eden merhum ve merhumelerin cenaze törenlerinin yapıldığı mekanlar olarak kullanılmasıdır. Bayburt Odalarının Türkiye ‘de benzeri bulunmadığı gibi cenaze merasimleri de Ülkemizde yalnızca Bayburt ‘ta Bayburt Odalarında yapılmaktadır. Bayburt ‘lu bu kültürüyle ne kadar övünse yinede azdır.


Mahalle sakinlerinden birisinin ebediyete intikal etmesiyle mahalle derneğinin görevi başlar. Bayburt göç veren bir il olduğu için her ailenin yarıdan çoğu il dışında ikamet etmektedir. Öncelikle merhumun yakınlarına haber verilir. Aile bireylerinden cenazenin intikal edeceği mezarlık tespitinden sonra mezarın kazdırılması başlatılır. Oda açılarak gerek cenaze yakınları ve gerekse mahalle halkının odaya toplanması sağlanır. Diğer yandan Belediye hoparlörlerinden anons yaptırılarak cenaze namazının kılınacağı cami ve defnedileceği mezarlık duyurulur.


Odanın mutfağında da çıkacak yemeklerin menüleri hazırlanır ve mutfağın aşçısı hazırlıklara başlar. Tüm bu çalışmalar oda yetkililerince ve mahalle muhtarlığınca yapılır.


Artık mahalle odası; cenaze sahipleri, mahalle eşrafı ve şehir halkıyla dolup taşmıştır. Merhumun yıkanması, kefenlenmesi mahalle odasının cenaze yıkama bölümünde gerçekleştirilir. Bu bölüm bu iş için tasarlanmış, şofbeniyle, mermer yıkama masasıyla kısacası her türlü imkâna sahiptir. Cenaze namazı kılınıp defin işlemi(Bayburt’ta önceden cenazeler mezara kadar tamamen omuzlarda taşınırdı. Ancak, günümüzde bu cenaze aracıyla yapılmaktadır.) gerçekleştirildikten sonra cemaat tekrar odaya gelir. Odalar bu andan itibaren kalabalık ziyaretlere sahne olur.

AHRETE İNTİKAL DEFTERİ


Mahalle odalarında 1980 ‘li yıllardan sonra ahrete intikal edenlerin listesinin bulunduğu defterler tutulmaktadır. Bu defterde ölen kişinin adı, soyadı, çocuklarının isimleri, ölüm tarihi ve sebebi gibi bilgiler yer almaktadır.

TAZİYE ZİYARETLERİ


Bayburt Odalarında taziye ziyaretleri genellikle kısa olur. İnsanlar genelde bu ziyaretleri 3-5 kişilik guruplar halinde yaptıkları gibi münferit olarak ta yaparlar. Gurupta genellikle kuran okumasını, dua etmesini bilen bir kişinin bulunmasına dikkat edilir.


Taziye ziyaretleri nedeniyle hizmete açılan oda iki gün açık kalır. Bu iki gün boyunca sabah başlar saat 23.00 ‘lere kadar sürer gider…

Her günün sonunda kapanış merasimi yapılır. Bu o mahallenin camii hocası tarafından önce Kur’an-ı Kerim ‘den ayetler okunur, ardından da dua edilerek yapılır. İmam, o günkü cenaze merasiminin tamamlandığını, sabah merasime kalındığı yerden devam edileceğini söyler.


Ülkemizde yalnız Bayburt yöresine has inşa edilen bu odaların en büyük işlevinin insanları birlik ve beraberlik içerisinde tutmalarıdır. Dini Bayramlarda Devlet ve vatandaş kaynaşmasının en güzel örneği yine bu odalarda yaşanır.

ODALARDA BAYRAMLAŞMA MERASİMİ


Bayramlarda Bayburt merkezinde ise bu odaların işlevi, önceden ilan edildiği üzere her bayram bir mahallenin odası açılarak bayramlaşma için hazırlanır.


Bayramlaşmaya kimler katılır diye sorarsanız. Ben kısaca herkes diye cevap verebilirim. Bayburt’un valisi, Belediye Başkanı, Garnizon Komutanı, Jandarma Alay komutanı, Milletvekilleri, Kurum amirleri, Siyasi parti temsilcileri, Sivil toplum kuruluşları, Muhtarlar, ilde görev yapan basın kuruluşlarının temsilcileri, vatandaşlar kısacası herkes katılır diyebiliriz. Burada protokol uygulanmaz. Odalardaki bayramlaşma yörenin kültür ve adetleri üzerine yapılır.


odaya her giren önce selam verir ve odanın sağından sırasıyla bayramlaşarak en sona oturur. Misafirlere kolonya, şeker ikram edilir. Koyu sohbetlerin sürdüğü bu bayramlaşmada çaylar içilir, tatlılar yenilir. Burada o anda bayram sohbeti hariç hiçbir konu konuşulmaz. Sadece insanlar bayramın güzelliğini, manevi havasını doya doya yaşarlar. Burada küskünler barışırlar, yıllarca birbirlerini görmemiş insanların, birbirlerine kavuştuğunu, özlem-hasret giderdiklerini görmek mümkündür.